Yaş Aldıkça Kararlarımız Neden Değişir?
Yaş aldıkça kararlarımızın değişmesinde birçok faktör etkilidir ve bu durum genellikle psikolojik, sosyal, ve bilişsel değişimlerle ilişkilidir.
-
İlk olarak, yaşın ilerlemesiyle birlikte bireyler deneyim kazanır ve bu deneyimlerden elde ettikleri bilgilerle daha bilinçli kararlar vermeye eğilimlidirler. Ayrıca, yaşam süresince edinilen değerler ve öncelikler de değişebilir, bu da karar alma süreçlerini etkiler.
-
Sosyal faktörler de önemlidir; yaşlanmak, sosyal çevre ve ilişkilerde de değişikliklere yol açabilir. İnsanlar yaşlandıkça farklı sosyal roller üstlenir ve bu da kararlarını etkiler. Buna ek olarak, bilişsel değişimler, özellikle bellek ve dikkatle ilgili olanlar, karar alma becerilerini etkileyebilir.
Sonuç olarak, yaş aldıkça kararlarımızın değişmesinin arkasında karmaşık bir dizi etken bulunmaktadır. Bu etkenlerin bir araya gelmesiyle bireyler, deneyim, değerler, sosyal etkileşim ve bilişsel yetenekler gibi faktörlere bağlı olarak karar alma süreçlerini adapte ederler.
Hayvanlar İle Vakit Geçirdiğinizde Bundan Nasıl Etkileniyorsunuz
Hayvanlarla vakit geçirmek, duygusal olarak insanları olumlu bir şekilde etkileyen önemli bir deneyimdir. Hayvanlar, insanlarla olan duygusal bağları ve ruh halini olumlu yönde etkileyen özel varlıklardır. Hayvanlarla vakit geçirmenin insanlar üzerindeki duygusal etkileri şunlardır:
-
Stresi Azaltır: Hayvanlarla vakit geçirmek, stres seviyelerini düşürmede etkilidir. Özellikle evcil hayvanlarla olan etkileşim, endorfinlerin salgılanmasını artırarak rahatlatıcı bir etki yaratır.
-
Daha İyi Ruh Hali: Hayvanlar, sevgi ve ilgiyle yaklaşıldığında insanların ruh halini iyileştirir. Onlarla oyun oynamak, sevilmek ve vakit geçirmek mutluluk hissini artırır.
-
Yalnızlıkla Mücadele: Özellikle yaşlı bireyler için hayvanlar, yalnızlık hissini azaltmada büyük bir rol oynar. Evde yaşayan yalnız kişiler için evcil dostlar sık sık en yakın arkadaşlar haline gelir.
-
Duygusal Bağlar Oluşturur: Hayvanlarla vakit geçirme, insanlar arasında daha derin duygusal bağlar oluşturmanın bir yoludur. Bu bağlar, empati, sevgi ve bağlılık hissini artırır.
-
Sorumluluk ve Disiplin Geliştirir: Hayvanların bakımı, insanlara sorumluluk duygusu kazandırır ve disiplini geliştirir. Hayvanların ihtiyaçlarını karşılamak, insanları düzenli ve düşünceli olmaya teşvik eder.
-
Daha İyi İletişim: Hayvanlarla vakit geçirmek, insanlar arasında iletişimi artırır. Özellikle çocuklar için hayvanlarla olan etkileşim, iletişim becerilerini geliştirebilir.
Hayvanlarla geçirilen vakit, insanların yaşam kalitesini artırır ve duygusal refahlarını destekler. Bu nedenle, hayvanlarla vakit geçirmek, birçok insan için mutluluk ve pozitif bir deneyim kaynağıdır.
Kişisel Gelişim
"Kendinizi tanımak, gerçek başarının kapısını açar. İçsel yolculuğunuzda kendinize sormaya başlayın: 'Kimim ben? Ne istiyorum? Hangi hedeflere yönelmeliyim?' Bu sorular, kişisel gelişiminizin temelidir.
Kendinizi tanımak, güçlü yanlarınızı ve zayıf yanlarınızı anlamak anlamına gelir. Bu, hedeflerinizi belirlemenize, kendinize daha fazla inanmanıza ve hayatta daha büyük bir anlam bulmanıza yardımcı olur. İçsel motivasyonunuzu keşfetmek, sizi günlük zorluklar karşısında daha güçlü ve dayanıklı kılar. Unutmayın ki her başarı, kişisel gelişimin bir ürünüdür. Her adım, sizi daha iyi bir versiyon haline getirir. Kendinizi geliştirmek, hayatınıza ve başkalarının hayatına olumlu etkiler sağlar.
Küçük adımlarla başlayın, büyük hayallerinizi gerçekleştirmek için yavaşça ilerleyin. Yolda karşınıza çıkan engeller, sizi daha da güçlendirecektir. İnanın ki, her gün kendinizi biraz daha geliştiriyorsunuz. Başkalarının sizi etkilemesine izin vermeden kendi yolunuzu çizin. İçsel gücünüz ve kararlılığınızla, başkalarını motive etmek için de bir kaynak olabilirsiniz. Kendinizi tanıyın, geliştirin ve başkalarına ilham kaynağı olun."
Stresin Bedendeki Etkileri
-
Kas Gerilimi: Stres, vücutta kasların kasılmasına yol açabilir. Bu kas gerilimi boyun, omuzlar ve sırt bölgesinde ağrılara neden olabilir.
-
Baş Ağrısı: Stres, baş ağrılarına yol açabilir. Bu baş ağrıları genellikle şiddetli ve gerilim tipi baş ağrıları olarak adlandırılır.
-
Mide Rahatsızlıkları: Stres, mide problemlerine neden olabilir. Bulantı, karın ağrısı ve sindirim sorunları gibi belirtiler sık görülür.
-
Kalp Atışı Hızlanması: Stres, kalp atışlarını hızlandırabilir ve bu da kişiyi endişeli hissettirebilir.
-
Terleme: Stres anında terlemeye neden olabilir, özellikle avuç içleri ve alın bölgesinde terleme artabilir.
-
Uykusuzluk: Stres, uykusuzluğa yol açabilir. Uyku düzeninin bozulması, enerji eksikliği ve zihinsel bulanıklığa neden olabilir.
-
Dikkat Sorunları: Zihinsel odaklanmanın zorlaşması, unutkanlık ve karar verme güçlükleri gibi dikkat sorunları sıkça yaşanır.
-
Bağışıklık Sistemi Zayıflaması: Uzun süreli stres, bağışıklık sisteminin zayıflamasına yol açabilir, bu da enfeksiyonlara karşı savunmasız hale gelmenize neden olabilir.
-
Cilt Sorunları: Stres, ciltte sorunlara yol açabilir. Sivilce, kuruluk ve kaşıntı gibi cilt problemleri sıkça görülür.
-
Baş Ağrıları ve Migrenlerin Şiddetlenmesi: Stres, migren ataklarını şiddetlendirebilir ve baş ağrılarının daha fazla rahatsızlık vermesine yol açabilir.
-
Solunum Problemleri: Derin nefes almak veya nefes darlığı yaşamak stresin solunum sistemi üzerindeki etkilerindendir.
Stres, bedenin birçok farklı yönünü etkileyebilir ve uzun vadede sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu nedenle, stres yönetimi önemlidir ve kişinin sağlığına dikkat etmelidir.
Stres Yönetimi
Stres, modern yaşamın bir parçasıdır ve etkilerini azaltmanın yollarını bulmak önemlidir. İşte stres yönetimi konusunda bazı temel bilgiler:
-
Nefes Alın: Derin ve bilinçli nefes almak, stresi anında azaltabilir. Yavaşça derin nefes alarak sakinleşmeye çalışın.
-
Egzersiz Yapın: Düzenli egzersiz, stresi azaltmanın etkili bir yoludur. Spor yapmak endorfin salgılar, bu da ruh halinizi iyileştirir.
-
Zamanı Yönetin: İş ve günlük yaşamda zaman yönetimi becerileri, stresi azaltmanıza yardımcı olabilir. Görevleri öncelik sırasına koymak ve ara vermek önemlidir.
-
İyi Beslenin: Sağlıklı bir diyet, vücudu strese karşı daha dirençli hale getirebilir. Ayrıca, kafein ve aşırı şeker tüketiminden kaçının.
-
Yeterince Uyun: İyi bir uyku, stresle başa çıkmak için gereklidir. Uyku eksikliği stresi artırabilir, bu yüzden uyku düzeninize özen gösterin.
-
Dinlenin ve Rahatlayın: Kendinize zaman ayırın, hoşlandığınız aktiviteleri yapın ve rahatlayın. Meditasyon, yoga veya hobi edinme gibi aktiviteler sakinlik sağlayabilir.
-
Sosyal Destek Alın: Arkadaşlarınız ve ailenizle iletişimde olun. Duygusal destek, stresle başa çıkmanıza yardımcı olabilir.
-
Profesyonel Yardım: Eğer stres kronik ve yönetilmesi zor hale gelirse, bir uzmana başvurun. Terapi veya danışmanlık yardımcı olabilir.
Stres yönetimi kişiden kişiye farklılık gösterir, bu yüzden hangi yöntemlerin sizin için en iyi çalıştığını bulmak önemlidir. Stresi etkili bir şekilde yönetmek, genel sağlığınızı ve yaşam kalitenizi artırabilir.
Bireysel Vakit Geçirmek Neden Bireylerin Hayatlarında Önemlidir?
Bireysel vakit geçirmek, birçok açıdan bireylerin hayatında büyük bir öneme sahiptir. Bireysel vakit, kendimize ayrılan özel zaman dilimidir ve hayatımızın önemli bir parçasını oluşturur. İşte neden bireysel vakit geçirmenin bu denli önemli olduğu:
-
Kendinizi Tanıma Fırsatı: Bireysel vakit, kendi düşüncelerinizi, hislerinizi ve isteklerinizi daha iyi anlama fırsatı sunar. Bu, kişisel gelişimin temelidir.
-
Zihinsel ve Duygusal Dinlenme: Günün koşturmacası ve diğer insanlarla geçen zaman, zihinsel ve duygusal yorgunluğa neden olabilir. Bireysel vakit, bu yorgunluğu atmanıza yardımcı olur.
-
Kreatif Düşünme ve Hobi Geliştirme: Kendinize ayırdığınız zaman, yeni beceriler öğrenmek ve hobiler geliştirmek için harika bir fırsattır. Kreatif düşünme yeteneklerinizi geliştirebilirsiniz.
-
Bağımsızlık ve Kendine Güven: Bireysel vakit, bağımsızlık duygusunu güçlendirir ve kendinize olan güveninizi artırır. Bu, kararlarınıza daha fazla güvenmenizi sağlar.
-
Stresten Arınma: Günlük yaşamın getirdiği stresi azaltmak ve rahatlamak için bireysel vakit önemlidir. Meditasyon, yoga ve sakin bir okuma saatleri gibi aktiviteler sakinlik getirebilir.
-
İlişkileri Güçlendirme: İlişkilerinizi daha iyi anlamak ve daha sağlıklı bir şekilde sürdürebilmek için bireysel vakit önemlidir. Kendinizi daha iyi tanıdığınızda, diğer insanlara da daha iyi anlayışla yaklaşabilirsiniz.
-
Özgürlük ve İsteklerinizi Gerçekleştirme: Bireysel vakit, kendi ilgi ve isteklerinizi takip etme özgürlüğü sunar. Kendinizi mutlu eden şeyleri yapma şansınızı artırır.
Bireysel vakit, hayatın karmaşasından uzaklaşıp kendimize odaklanma ve içsel dengeyi bulma fırsatı sunar. Bu, hem kişisel gelişim hem de duygusal refah için hayati öneme sahiptir. İnsanlar arası ilişkiler kadar, kendi kendimize ayırdığımız zaman da mutluluğumuzun temel bir parçasıdır.
İlişkilerde Etkili İletişim: Ben Dili Ve Sen Dili
İletişim, sağlıklı ilişkilerin temel taşıdır. İletişim tarzı, iletişimdeki ton ve ifadeler, iletişimin etkisini büyük ölçüde belirler. "Ben dili" ve "sen dili", iletişimde farklı sonuçlara yol açan iki yaklaşımdır.
Ben Dili: İletişimde "ben dili" kullanmak, duygularınızı ve düşüncelerinizi açıkça ifade etmeye dayanır. Örneğin, "Ben hissediyorum ki..." veya "Benim için önemli olan..." gibi ifadeler kullanarak duygusal deneyimlerinizi aktarırsınız. Bu yaklaşım, iletişimi kişisel, samimi ve suçlayıcı olmaktan uzak tutar.
Sen Dili: "Sen dili" ise karşınızdaki kişiyi hedef alarak iletişim kurmaktır. Örneğin, "Sen her zaman..." veya "Sen bunu yaparsan..." gibi ifadelerle karşıdakini suçlamış olursunuz. Bu tarz iletişim, defansif tepkilere yol açabilir ve iletişimi olumsuz etkileyebilir.
İki yaklaşım arasındaki temel fark, odak noktasıdır. "Ben dili", kişisel deneyimleri paylaşarak anlamaya ve çözüme odaklanırken, "sen dili" ise suçlama ve savunmaya neden olabilir. Sağlıklı iletişim için, duygularınızı açıkça ifade etmek ve karşınızdakine saygı göstermek önemlidir.
Zaman Yönetimi: Daha Verimli ve Daha Dengeli Bir Hayat İçin İpuçları
Zaman, en değerli kaynağımızdır ve onu etkili bir şekilde yönetmek, daha verimli ve dengeli bir hayat yaşamanın anahtarıdır. İşte zaman yönetimini geliştirmeniz için bazı öneriler:
- Açık Planlama: Gününüzü başlamadan önce hedeflerinizi belirleyin. Öncelikli görevleri listeleyin ve zaman çalıcıları tanımlayarak dikkatinizi odaklayın.
- Zaman Dilimleri: Zamanı küçük dilimlere ayırarak çalışın. Konsantre olun ve belirli bir süre boyunca kesintilere izin vermeyin.
- Öncelik Belirleme: Önemli görevleri önceliklendirin ve sık sık ertelenen işlere önce odaklanın. Bu sizi daha etkili kılacaktır.
- Etkili Araçlar: Teknolojiyi kullanarak zaman yönetiminizi destekleyin. Zaman yönetimi uygulamaları ve takvimler, planlarınızı düzenli tutmanıza yardımcı olur.
- Hayır Demeyi Öğrenin: Her davetiye ve iş teklifine evet demeyin. Zamanınızı ve enerjinizi önemli işlere ayırarak kendinizi daha iyi hissedin.
- Mola Verin: Verimliliği artırmak için düzenli molalar verin. Zihninizi dinlendirerek daha odaklı ve yaratıcı olabilirsiniz.
- Tek Görevli Olun: Birden fazla işi aynı anda yapmak, zamanı boşa harcar. Tek görevli olun ve işleri daha hızlı tamamlayın.
- Ödül Sistemi: Kendinize ödüller belirleyerek motive olun. Tamamladığınız görevler sonrasında kendinizi ödüllendirin.
Zaman yönetimi, daha dengeli bir yaşamın anahtarıdır. Bu önerilerle daha fazla zamanınızı etkili bir şekilde kullanabilir ve daha mutlu bir yaşam sürdürebilirsiniz.
İlişkide Kaçınılması Gereken 7 Hatalı Davranış
Sağlıklı ve mutlu bir ilişki inşa etmek, çaba ve anlayış gerektiren bir süreçtir. Ancak bazen farkında olmadan ilişkimizi zorlaştıran hatalar yapabiliriz. İşte ilişkilerde yapılmaması gereken bazı hatalı davranışlar:
-
İletişimsizlik: İletişim, her ilişkinin temel taşıdır. Sorunları, duyguları ve düşünceleri açıkça ifade etmek yerine iletişimsizlik, zamanla anlayışsızlık ve uzaklık yaratabilir.
-
Eleştiri ve Suçlama: Sürekli eleştirmek ve suçlamak, ilişkide olumsuz bir atmosfer yaratır. Karşılıklı destek ve anlayış yerine, çatışmaların artmasına neden olabilir.
-
Kıskançlık ve Kontrol: Güven eksikliği, kıskançlık ve sürekli kontrol isteği, partnerinizi sıkıştırabilir ve özgürlüğünü kısıtlayabilir.
-
Geçmişi Getirme: Geçmişteki hataları tekrar tekrar gündeme getirmek, sorunları büyütebilir ve uzlaşmayı zorlaştırabilir.
-
Empati Eksikliği: Partnerinizin duygularını anlamadan veya onları önemsemeden hareket etmek, ilişkide uzaklaşmaya neden olabilir.
-
Dinlememe: İyi bir dinleyici olmamak, partnerinizin duygularını anlamadığınızı düşündürebilir. Aktif dinleme ile ilişkinizi güçlendirebilirsiniz.
-
Çözüm Yerine Kaçış: Sorunlarla yüzleşmek yerine kaçmak veya sorunları ertelemek, ilişkide ilerlemenin önündeki engelleri artırabilir.
Unutmayın, her ilişkinin farklı dinamikleri vardır ve olası çatışmaları çözmek için birlikte çalışmanız gerekebilir. İlişkinizde olumsuz etkileri önlemek için bu hatalardan kaçınarak daha sağlıklı bir bağ kurabilirsiniz.
Kendine Ne Kadar Şefkat Gösteriyorsun?
Öz şefkat, kendi kendimize sevgi ve kabul gösterme becerisidir. Hatalarımıza hoşgörüyle yaklaşmak, olumsuz düşüncelerle mücadele etmek ve zor anlarda kendimize destek olmak öz şefkatin bir parçasıdır. Öz şefkat için:
-
Kendinizi Anlayışla Karşılayın: Kusurlarınızı kabul edin, eleştirmek yerine anlayışla yaklaşın.
-
Olumsuz İçsel Konuşmayı Değiştirin: Kendinize nazik ve destekleyici sözler söyleyin.
-
Kendinizi Önemseyin: İhtiyaçlarınızı göz ardı etmeyin, kendinize zaman ayırın.
-
Yenilgiyi Olumlu Bir Deneyime Çevirin: Hatalardan ders alın, gelişiminizi destekleyin.
-
Meditasyon ve Nefes Egzersizleri: Stresle başa çıkmak için meditasyon ve derin nefes almak öz şefkati güçlendirir.
Öz şefkat, duygusal iyi oluşu artırabilir ve daha olumlu bir yaşam tarzına katkı sağlar.
Hayır Demeyi Kolaylaştıran Faktörler
Hayır demeyi kolaylaştıran birkaç faktör vardır. Öncelikle, kendi ihtiyaçlarınızı anlamak ve değer vermek önemlidir. Kendinize zaman ayırmak ve sınırlarınızı belirlemek, başkalarına hayır demeyi daha rahat hale getirir. İyi iletişim, nazikçe ve açıkça ifade etmek de önemlidir. Hedeflerinizi ve önceliklerinizi vurgularken, kişisel değil durumsal nedenlere odaklanmak da yardımcı olur. Pratik yaparak, hayır demek kendiliğinden ve daha az stresle gerçekleşir.
Hayır Demek
Hayır demek, kişisel sınırlarımızı korumamız, zamanımızı etkili kullanmamız ve önceliklerimize odaklanmamız için son derece önemlidir. Hayır demek, başkalarına evet demek anlamına gelmez; aksine, kendi ihtiyaçlarımızı ve hedeflerimizi değerli bulduğumuzu gösterir. Bu basit kelime, zaman yönetimi becerilerimizi geliştirirken, stresi azaltmamıza ve daha dengeli bir yaşam tarzı benimsememize yardımcı olur. Ancak hayır demek, nazik ve saygılı bir şekilde iletişim kurmayı gerektirir. İhtiyaçlarımızı ve sınırlarımızı anlamaları için insanları aydınlatırken, işbirliği ve anlayışa dayalı ilişkiler kurmamıza olanak tanır. Hayır diyebilmek, kendi refahımızı öncelikli tutarken, çevremizle sağlıklı etkileşimlerde bulunmamıza olanak sağlar.
Sağlıklı İlişkinin Yapı Taşları
Sağlıklı bir ilişkiyi geliştirmek için aşağıdaki önerileri göz önünde bulundurabilirsiniz:
-
İletişim Önemlidir: Duygularınızı ve düşüncelerinizi açıkça ifade edin, dinlemeyi unutmayın.
-
Empati Gösterin: Partnerinizin duygularını anlamaya çalışın, onun bakış açısını takdir edin.
-
Saygı Gösterin: Karşılıklı saygı, sağlıklı ilişkinin temelidir. Kararlarınıza saygı gösterin.
-
Zaman Ayırın: Birlikte vakit geçirmek ilişkinizi güçlendirir, ortak ilgi alanları bulun.
-
Esnek Olun: Değişikliklere uyum sağlamak, ilişkinizi olumlu yönde etkiler.
-
Destekleyin: Partnerinize moral ve duygusal destek sağlayın, onun hedeflerine önem verin.
-
Sorunları Çözün: Tartışmaları olgunca çözümlemek, sorunları büyümeden çözer.
-
Bağımsızlık: Bireysel alanlara saygı gösterin, bağımsızlığı teşvik edin.
-
Eğlenceyi İhmal Etmeyin: Beraber eğlenmek, ilişkinizi canlı tutar.
-
Açık Olun: İhtiyaçlarınızı ve beklentilerinizi net bir şekilde paylaşın.
Bu öneriler, ilişkinizi daha sağlam ve tatmin edici hale getirebilir.
Sadece Sözel Özür Dilemek Affetmeye Yeter Mi?
Özür dilerken birkaç noktaya dikkat etmeniz gerekmektedir. Her ne kadar samimi olursanız olun sadece iki kelime ile özür dilemek bazen affetmeye yetmiyor olabilir. Özür dilerken dikkat etmen gereken 3 şey var;
-
Elbette önce sözel olarak özür dileyebiliyor olmak
-
Yaşadığınız durum karşısında üzgünlüğünüzü veya pişmanlığınızı yanı duygunuzu ifade edebilmek
-
Yaşanan durumu telafi edebilmek adına çaba sarf edeceğinizi karşı tarafa iletmek.
İlk Öğrendiğim Dilim
Bireyler doğduğu andan itibaren çevreyi gözlemler. İnsanların kurduğu ilişkileri, sözel ve sözel olmayan davranışları hatta bu kadar iletiye gitmeden temel olan yüz ifadelerini, jest ve mimiklerini gözlemler ve onları somut davranışlarla eşleştirir. İnsanların öğrendiği asıl ilk temel dil budur.
Bireyler ileriki ilişkilerinde sorun yaşadıklarında temel olarak bakılması gereken genelde de bu olmaktadır?
-Ben nasıl bir dil öğrendim hayatımın başlarında?
-Bu öğrendiğim dil ne kadar sağlıklı/işlevsel?
Bireyler ilişkilerinin içerisindeyken bildiği dili konuşur çünkü öğrendiği ve tek bildiği dil bu dur. Bu dili revize etmenin tek yoluysa farkındalıktır. Değiştirebilirsin ancak önce fark etmeli ve istemelisin.
Benim Deneyimlerim
İnsanlar her gün yeni deneyimler yaşarlar. Her defasında bu deneyimlerden bir şeyler öğrenirler. Bu bir öğrenme sürecidir. Bir bebeği düşünün. Hayata bir çok şeyi bilmeden gelir ve bir şeyin şekerli mi ekşi mi olduğunu deneyimleyerek öğrenir. Siz ona ne kadar "bu ekşi" de deseniz o onun tadına bakacak ve ekşi şemasına kodlayacaktır.
Yetişkinlikte çoğunlukla bu deneyimler bir bebeğinki kadar somut ve deneysel olmasa da ilişkiler, kişilerarası iletişimi böyle deneme yanılma ve öğrenme süreciyle oluşturuyoruz. Ve bu süreç bir insan yaşamı boyuna kadar yayılır. Bu yüzden size olumsuz bir deneyim olarak görünen bir deneyimden dahi yaşamınıza dair bir şeyler öğreneceğinizi aklınızda tutmalısınız. Çevrenizdekilerinin size yaşadığınız şeyin yanlış olduğunu belki defalarca söylemiş olabilir ancak siz bunu deneyimleyip sonucunu gördükten sonra sizin için yanlış olduğuna karar verdiğiniz birkaç deneyiminiz aklınızda canlanmış olabilir. Bu yüzden deneyimlerinizi kabul edin ve "Ben bu deneyimden nasıl çıktım?", "Cebimde neler götürüyorum?" diye bakın…
İsteklerini İfade Etmelisin
Bazen acaba kabul görmem mi, birini kırar mıyım veya benim söylediklerim zaten önemsiz diyerek bir olay karşısında duygularınızı ve düşüncelerinizi açıkça ifade edemiyor olabilirsiniz. Örneğin eşinizle bir konu üzerinde karar verecekken kararı ona bırakıyor veya anneniz size bir konu hakkında fikir sorduğunda "Sen bilirsin benim için fark etmez." diyor olabilirsin.
İsteklerimizi karşı tarafa açıkça ifade iletişimde kolaylaştırıcı faktörlerden bir tanesidir. Çünkü eğer sıkça sen bilirsin, sen karar ver benim için fark etmez gibi sözler sarf ediyorsanız çevrenizdekilere kararı bırakıyor ve ilişkide pasif bir rol alıyorsunuz demektir. Onun yerine güç içerisinde şunu deneyin;
-Bu akşam ne yiyelim?
-Benim için fark etmez sen karar ver. (hatalı)
-Ben bu akşam pizza yemek istiyorum sen ne istersin? (doğru)
Kararımı Ben Mi Alıyorum ?
Bir karar alırken kaç kişiye sorma ihtiyacı duyuyorum? 1-2-4-7-11…?
-Sence o kişilerin fikrini önemsediğin için mi onlara sorma ihtiyacı duyuyorsun yoksa bu bir onay arayışın mı?
Bireyler bazen bir işe başlarken, bir ilişkiye başlarken hatta sadece bir ürün alacağı zaman bile diğerlerinin fikrini alma ihtiyacı duyarlar. Burada olan mekanizma aslında sorumluluğu dışsallaştırarak başkalarından onay almaktır. Çünkü başkalarının onayını alarak gerçekleştirdiğiniz davranışlarda, tercihlerde bu kararın yükümlülüğünü artık tek başınıza değil onlarla bir arada taşıyorsunuz demektir.
Bu kulağa ne kadar hoş gelse de aslında sağlıklı olan gerçekleştirdiğimiz davranışların, duyguların ve tercihlerin sorumluluğunu bireysel olarak alabilmek ve bu tercihlerin sonucu olumlu da olsa olumsuz da olsa benimseyebilmektir.
İlişkiye Başlarken Kontrat
İlişkiye başlamadan önce partnerinizi iyi gözlemleyerek tanımanız size sağlıklı bir ilişkinin kapılarını açacaktır. İlişkiye başlama kararı aldığınızda ise partneriniz ile karşılıklı bir masaya oturarak kontrat gibi birbirinize sormanızı tavsiye edeceğim 5 soru var;
-
Eski ilişkinle ilgili bitirilmemiş işlerin var mı? Tam anlamıyla bilişsel ve duygusal ilişkin bitti mi? Eski ilişkisinin duygusal ve bilişsel olarak bitirip bitirmemesi ilişkiye hazıroluşluluğu açısından önemli.
-
İlişkiden beklentilerin neler? Ben bu ilişkiden neler elde edebileceğim veya neler vermem gerekiyor?
-
İlişki için sınırlılıkların neler? İlişki yaşarken ki sınırlılıklar ve beklentiler aslında sizin nasıl bir ilişki yaşayacağınızı belirleyen asıl şey. Kurallar ne?
-
İleride sorun yaşayacağımızı düşündüğün bir nokta var mı? Bu nokta büyük ihtimalle konuşulmadığında ve ortak bir yerde buluşulmadığında ilişkiyi yıpratan bir yere dönüşecektir. Başında konuşmak sağlıklı olandır.
-
5 yıl sonra nerede olmak istersin, hayalin ne? Partnerlerin ortak hayali paylaşıyor olması ve planlarının ortak noktada kesişiyor olması onların ileriye dönük plan yapmaları açısından kolaylık sağlayacaktır.

Yeni Bir İlişkiye Başlamaya Hazır Mıyım?
Yeni bir ilişkiye başlamadan önce kendine sorman gereken iki önemli soru var:
-
Hayatıma yeni birini almak istiyor muyum?
-
Eski ilişkimle ilgili bende kalan bir şeyler var mı?
Yeni bir ilişkiye başlamadan önce eski ilişkinizle olan bitirilmemiş işleri bitirip, yeni bir ilişki için kendinizi hazırlayarak, enerjinizi hayatınıza alacağınız kişiye yöneltmeniz sağlıklı olandır.
Peki, eski ilişkinle ilgili bitirilmemiş işlerin olduğunu nasıl anlarsın?
-
Hala sosyal medyasına girip neler yapmış diye merak ediyorsan,
-
Galerinde resimleriniz duruyor ve geriye dönüp bakıyorsan,
-
Ortak arkadaşlarınıza sizi sorup sormadığını merak edip soruşturuyorsanız,
-
Onun bir başkasıyla olabilme ihtimali sizin canınızı sıkıyor ve öfkeleniyorsanız,
-
Birlikte yaptığınız aktiviteleri yapmaktan kaçınıyorsanız,
-
Onu sosyal hayatınızda gördüğünüzde duygu durumunuzda ani dalgalanmalar oluyorsa,
-
Sıkça onunla ilgili rüyalar görüyorsan
Eski ilişkinle ilgili bitirilmemiş işlerin olabilir. Böyle bir durumda kendine zaman tanıman senin açından sağlıklı olacaktır. Bir ilişkiyi, yeni bir ilişkiyle unutmaya çalışmak bazı zamanlarda yıpratıcı olabilmektedir. Hürol Fışıloğlu'nun da dediği gibi bir ilişkiyi tam anlamıyla bitirmeden yeni bir ilişkiye başlamak çay bardağında tam çay bitmeden üzerine kahve koyup içmeye benzer. Ne çayın tadını alırsın ne kahvenin.
Dinlediğiniz Müzikler Gün İçerisinde Sizi Etkiliyor Olabilir Mi?
Müzik listenizi gözden geçirmenizi istesem çoğunluk olarak müzikleriniz modunuzu yükseltecek, enerji verecek, içinizi huzur kaplatacak cinsten mi yoksa sizin o anlık modunuzu düşürecek, ağır ritimli sitemkar müzikler mi daha fazla?
Gün içinde ruh halimizi ve duygu durumumuzu etkileyen şeylerden en önemlilerinden bir tanesi çevresel faktörlerdir. Müziği bir çevresel faktör olarak ele alırsak eğer; gün içinde sitemkar, düşük ritimli müzikler yerine; ritmi daha hızlı, içinde size iyi gelecek kelimelerin geçtiği müzikleri tercih ettiğinizde duygu durumunuzu ve günlük modunuzu yükseltebilir.
Eğer gün içerisinde böyle dalgalanma yaşıyorsanız bunu bir denemenizi tavsiye ederim. O zaman bizden size güzel bir müzik önerisi;
Zaz - Je veux

İlişkiye Başlamadan Önce Kendini Kontrol Et:‘Ben Nasıl Bir Partner İstiyorum ?’
Aşk, sevgi, tutku her ne kadar plan program tanımıyor desek de öncesinde isteklerimizi belirlememiz ve bu isteklerimiz üzerinde düşünmemiz bize sağlıklı bir ilişkinin kapılarını açacaktır. Örneğin;
-
Partnerinden beklentilerin neler?
-
Hangi kişilik özelliklerine sahip olmasını istiyorsun?
-
Statüsü, mesleği, maddi durumunun nasıl olmasını istersin?
-
Dış görünüşü, öz bakımı, kendine ayırdığı zaman nasıl olmalı?
-
Ev işlerini nasıl bölüşmesini beklersin?
-
Nereli olması tercihin?
-
Siyasi düşünce, din gibi etkenler senin için fark eder mi?
-
Ailesi, senin ailen ve çocuklar ile arası nasıl olmalı?
...
Bu soruları kendince çoğaltabilirsin. SEN NASIL BİR PARTNER İSTİYORSUN. Eline kalem kağıt al ve yaz.
Evet söylemeyi unutuyordum tam da. Sayfayı ikiye böl şimdi ve bir yarısına istediğin partnerinin özelliklerini, hemen diğer yarısına da sen nasıl bir partnersin, özelliklerin neler bunları yaz. Bak bakalım beklentilerin ve isteklerin uyumlu mu, ne kadar gerçekçi? :)
Çocuğum Benim Aynam
Çocuklar davranışları izleyerek öğrenirler. Buna ilişki ve iletişim biçimleri de dahil. Eğer çocuğunuzun hoşa gitmeyen, işlevsel olmadığını düşündüğünüz bir davranışı varsa bu durumda çocuğunuzu suçlamaktansa kendinizi gözden geçirmenizde fayda var. Örneğin kendinize şu soruları sorabilirsiniz;
-
Bu davranışı gün içerisinde kendim yaptım mı?
-
Bu davranışı ne kadar sık tekrar ediyorum?
-
Bu davranış sonucunda elde ettiklerimi çocuğum gözlemliyor mu (olumlu/olumsuz)?
-
Çocuğum bu davranışı yaptığında benim ona karşı tepkim ne oldu?
Bu soruları cevapladığınızda sorununuzun anahtarını bulmuş olacaksınız. Eğer cevaplarınızdan birkaçı, sizin model olduğunuzu gösteriyorsa önce kendinizde davranışı ortadan kaldırmalı ve davranışın sonunda kazandığınız olumlu bir sonuç yerine olumsuz bir sonuca çevirerek çocuğunuzun gözlemlemesini sağlamalısınız.
Örneğin bir yalan söyleme davranışından sonra eğer siz bir olumlu bir sonuç kazandıysanız ve çocuğunuz bunu gözlemlediyse öncelikle yalan söylediğinizde olumsuz bir sonuçla karşılaştığınızı çocuğun gözlemlemesi (örneğin yalan söylediğinizden dolayı utanç yaşamak, güvenin kaybedilmesi, ceza), sonrasında davranışın azaltılması, ortadan kaldırılması iyi bir yol olabilir.
NOT: Unutulmamalıdır ki çocukların ilk sosyal çevresi aile olması ile birlikte sadece aile değildir. Bu davranışın nedeni sadece siz olmayabilirsiniz.

Hayatımdaki Roller, Her Biri Ben’im
İnsanlar birey olarak hayatlarının içinde birçok rol üstlenmiş olabilir, bunları bazen doğuştan getiririz örneğin evlat, kardeş rolü; bazılarını da sonradan kazanırız anne, baba, arkadaş, sevgili, öğrenci, işveren, işçi…
Her bir rolde görevlerimiz sorumluluklarımız ve sınırlılıklarımız farklılaşır. İlişki kurarken de bu roller çerçevesinde iletişimimizi şekillendiririz. Sağlıklı olan, her rolün sorumluluğunu doğru yerde alarak uygun harekette bulunabilmektir.
Örneğin işteyken bir işveren rolünde olabilirsiniz ancak eve geldiğinizde bir eş, anne/baba rolü sizi bekliyor olacaktır. Eğer bir rol karmaşanız varsa evde bir işveren gibi davranarak ailedeki iletişiminizi zedeleyebilirsiniz. Bunun yerine hayatınızın içinde değişken zamanlarda bir çok rolünüzün olduğunun farkındalığını kazanarak bu rolleri kendinize bazen tanımlamanız yararlı olacaktır.
Eline kalem kağıt al ve yaz, şu an hayatında hangi rollerin var? Bu rollerin sınırlılıkları, sorumlulukları nelerdir?
İlişkiye Başlamış Olabilirsin Ancak Sosyal Çevren Her Zaman Önemli
İlişkiye yeni başladığınızda hayatınızın sonuna kadar bir kişi ile dünyanın en mutlu insanı olacağınızı ve sizin her şeyiniz olacağı gibi peri masallarına inanıyor olabilirsiniz ancak bir süre sonra bu söyleminiz farklılaşabilir. İlişkiye yeni başladığınızda sosyal çevrenizde izole olmaya başladıysanız, arkadaşlarınızdan ‘bize hiç zaman ayırmıyorsun artık’ gibi sitem dolu sözleri duyuyorsanız bu sizin için büyük bir hata olabilir. Çünkü sosyal çevrenizden uzaklaştığınızda sosyal desteğiniz de git gide azalacaktır. Hayatınızda bir sorun ile karşılaştığınızda bu sizin yalnız hissetmenize neden olabilir ve araştırmalar gösteriyor ki bir kriz, travma veya zorlu bir yaşam olayı sonrasında iyileşmeyi etkileyen önemli unsurlardan bir tanesi sosyal destektir.
Size değer veren ve iyi hissettiren arkadaşlarınızı, ailenizi, sosyal hayatınızdaki kişileri ve hayatınızdaki özel insanı bir bütün olarak sevin. Birini tercih etmek zorunda değilsiniz.

Sizin İçin Önemli Olan İhtiyacınızın Mı Karşılanması Yoksa Karşınızdaki Kişinin Zihninizi Mi Okuması?
Kendinizi sıkça iletişim kurduğunuz kişilere karşı ‘bunu da ben mi söyleyeceğim’, ‘kaç yıldır beni tanıyor bunu da bilsin artık’, ‘ben söylersem ne anlamı var ki önemli olan ben söylemeden yapması’ diye sitem ederken buluyorsanız bu yazı tam da size göre.
Bazen iletişim kurduğumuz kişilerden zihnimizi okuyarak siz söylemeden bazı şeyleri yapması beklentisi içerisine girmekteyiz, hatta ilişkiler içerisinde bununla övünüldüğüne bile tanıklık etmiş olabilirsiniz. Ancak ne yazık ki size bir gerçeği iletmeliyim, insanlar henüz birbirlerinin zihinlerini okumaya başlamadılar. Bu nedenle eğer bir ihtiyacınız varsa bunu doğrudan karşınızdaki kişiye söylemeniz daha sağlıklı bir iletişim şekli olacaktır. Eşinizin siz yemek yaparken bulaşık makinesini boşaltmasını istemeyi huzursuz bakışlar ile ifade etmektense ona doğrudan bulaşık makinesini boşaltmasını istediğinizi söylemelisiniz. Çünkü çoğu zaman bu iletişimin sonunda ‘söylesen zaten yapardım’ diye bir karşılıkla sonlanıyor olabilir.
İletişiminiz doğrudan olsun…

İlişki İçerisinde Duygusal Manipülasyona Maruz Kalıyor Olabilir Misiniz?
Manipülasyon kısaca partnerlerden birinin diğerinin üzerinde hakimiyet kurarak benlik algısını zedelediği bir durum olarak tanımlanır. Duygusal manipülasyon sağlıksız ilişkilerde olur ve revize edilmesi gerekir.
-
Kendinize olan inancınız ve güveniniz sarsılmış ve değersizlik duygusunu ilişki içerisinde sıkça yaşıyorsanız.
-
İlişkinin içerisinde kendinizi sürekli fedakârlık yapıyorken buluyor ve bunu görev haline getirdiyseniz.
-
Karar verirken çoğu zaman partnerinizin verdiği kararı kabul ediyor, uyum sağlamak zorundaymış gibi hissediyorsanız.
-
Kendi kararlarınızı ve isteklerinizi dile getirdiğinizde suçluluk yaşıyorsanız.
-
Kendinize "Ben 5-6 ay önce böyle biri değildim" sözünü sıkça söylüyorsanız.
-
Sıkça kendinizde hata aramaya çalışarak, noksan ve yetersiz olarak kendinizi tanımlıyorsanız.
-
Partneriniz olaylar karşısında aşırı tepki vererek sizi kötü hissettirecek şekilde davranıyorsa.
-
Sıkça ‘kafanda kuruyorsun, aşırı tepki veriyorsun, çok hassassın, her zaman olayları büyütüyorsun, herkes doğrunun farkında’ gibi sözleri partnerinizden duyarak kendinizi sorguluyorsanız.
-
Hatanızın bulunmadığı durumda kendinizi sürekli özür dilerken buluyorsanız.
-
Yaşanan olayları uygun zemine oturtmak için diğerlerine değiştirerek anlatıyorsanız.
-
Duygularını size açmıyor, pasif agresif davranıyor örneğin ‘trip’ atıyor veya konuşmayı reddederek sizin suçluluk hissetmenize neden oluyorsa.
Bu maddelerin birçoğuna "Evet bu bizim ilişkimizde var, ben bu durumları sıkça hissediyorum." diyorsanız farkında olmadan partnerinizin duygusal manipülasyonuna maruz kalıyor olabilirsiniz, ilişkinizi gözden geçirmeniz size fayda sağlayabilir.
Ailede Sağlıklı Sınırlar Nasıl Olmalıdır?
Aile içerisinde 3 tip sınır vardır;
1. Belirsiz sınır: Aile içerisindeki sistemler birbirlerinin işine çok fazla müdahale ederler. Ebeveyn kim çocuk kim belli değildir, roller belli değildir.
2. Belirgin sınır: Her aile üyesinin hem ‘ben’ hem de ‘biz’ duygusunu hissetmesine olanak verir. Kimin ebeveyn kimin çocuk olduğu bellidir.
3. Katı sınır: Alt sistem üyelerinin diğer aile üyelerinden izole olmasına neden olur. Katı sınırda alt sistemler arasında üyeleri birbirlerini destekleme, koruma vb. mahrum kalır. Yüzeysel ilişkiler kurarlar.
Aile içerisinde sağlıklı bir sınır koyabilmek hem aile fertlerinin sosyal destek ve aidiyet duygusunu sağlamaları hem de psikolojik sağlamlığı açısından önemlidir. Ailede belirgin sınırların oluşturulmasını sağlıklı olandır. Sınırlar çok katı ise kopuk aile; belirsiz ise iç içe aileler meydana gelir.
Sizin benimsemiş olduğunuz aile sınır tipi hangisi?

İlişki İçerisinde Partnerinin Diğerleri ile Kurduğu İlişkileri Sana İpucu Verebilir mi?
İlişki yaşarken iyi bir gözlemci olmalısın.
-
Kök ailesi ile ilişkilerine
-
Diğer insanlar ile ilişkilerine
Kök ailesi ile ilişkileri partnerinizin sizinle kuracağı iletişim kanalı, ilişki hakkında fikir verebilir. İnsanlar ilişki ve iletişim kurmayı ilk çocukluk yıllarında ebeveynlerini ve çevresindeki ilişkileri gözlemleyerek öğrenir. Yani partnerinizin annesi veya babası ile telefon görüşmesi bu konuda size bir fikir verebilir. Büyük ihtimalle sizinle kuracağı ilişki de bu telefon görüşmesindeki iletişim biçimine yakın olacaktır.
Diğer insanlar ile kurduğu ilişki partnerinizin ilişki kurarken nelere dikkat ettiği konusunda size yol gösterici olabilir. Örneğin bir vale, garson veya bir üst düzey yönetici ile aynı üslup ve dil ile mi konuşuyor yoksa kişilerini statü ve pozisyon gibi faktörler ile sınıflandırıyor mu? Burada bir restorandaki garsona teşekkür etmesine, kendinden pozisyon olarak üst biri ile fikrini savunuyor olması size fikir sağlayabilir.
İlişki İçerisinde Partnerinin Diğerleri ile Kurduğu İlişkileri Sana İpucu Verebilir mi?
